Bir hikaye, bir kadın hikayesi peşinde geçen zamanlarımızı aktarıyoruz sizlere uzun süredir… Farklı öyküler, içli girişimciler, keşfedilmemiş başarılı kadınlar ve nicesi…
Bu bölümde 20’li yaşlarında zihinlerinde dünyayı değiştirmeyi başarmış; reelde de dünyayı değiştirmek için emin adımlarla ilerleyen 2 genç girişimciyi tanıştıracağım sizlerle… Aldıkları eğitim, var olan sosyal çevre faktörleri, Amerika’da geçen yıllar ve kendilerine kattıkları vizyon… Tüm bu imkanlarını değer üretmek için yatırım olarak kullanmışlar.
Artık, “kimdir?” sorusuna yanıt vermenin zamanı geldi. Öyle değil mi?
Bassigue.com’un kurucuları Aslı Acar ve Gamze Keklik ile buluştuk. Hikayelerini beraber keşfetmeye ne dersiniz?
Haydi başlayalım o halde…
Ferit ÖMEROĞLU / ÖZEL HABER
[email protected]

Ferit Ömeroğlu: Hikayenizi sizden dinlemek istiyoruz. Kiminle konuşuyorum ben?
Gamze Keklik: 23 yaşındayım. Washington DC’de, George Washington Üniversitesi’nde okudum. Ekonomi ve Pazarlama üzerine çift ana dal yaptım. Sayılar ile aram her zaman iyiydi. Matematiğin ve bir işi önce kağıt üzerinde çalışmanın esas gerçekleri ve zorlukları ortaya koyduğuna inandım. Dönüp baktığımda neden istatistik ve finans okumadım diyorum hep kendime… Tabii bir de çok sevdiğim ve ilgilendiğim moda sektörü var. Her zaman ilham aldığım trendlerle kendi tarzımı yaratmaya çalıştım. Bu iki ilgi alanımı birleştirmek benim adıma olabilecek en ilgi çekici kariyer yolu olacaktı. Mezun olduktan sonra New York’a taşındım ve burada bir PR ajansında çalıştım. Böylece PR sektörünün içine girip bu dünyayı da keşfetmiş ve deneyimlemiş oldum. Üniversitenin 2. yılında Aslı’yla Bassigue’i kurduğumuzdan beri nerede yaşarsam yaşayayım, her zaman Bassigue önceliğim ve yapmaktan en keyif aldığım, aynı zamanda da okuldan daha çok ders öğreten bir öğretmen oldu benim için.
Aslı Acar: Ben Aslı Acar, aynı şekilde 23 yaşındayım. Washington DC’de Georgetown Üniversitesi’nde, Psikoloji ana dal, Gazetecilik ve Sanat çift yan dal okudum. Yedi yaşımda yüzmeye başladım. 13-14 yaşında yüzme milli takımına girdim. Bu sporcu geçmişi bana her zaman hedef odaklı olmayı öğretti. Hayatım boyunca kendime hep hedefler koydum. Bu hedefler uğruna çalıştım, disiplini, pes etmemeyi, kaybetmeyi ve kazanmayı öğrendim. Görev adamı karakterim, girişimci ruhum, durmak bilmeyen hayal kurma durumum ve çocukluğumdan beri içinde büyüdüğüm hazır giyim, üretim ortamı bir araya gelince ortaya zaten Bassigue çıktı. Ailem hazır giyim sektöründe olduğu için küçüklüğümden beri hayal ettiklerimin, çizdiklerimin hayata geçmesi hissi her zaman ruhumu doyurdu. DC’den sonra hep yaşamak istediğim Los Angeles’a taşındım. Orada bir dijital pazarlama şirketinde marka asistanı olarak çalışarak bu alanda sektörün en iyilerinden Bassigue’i daha ileriye taşıyabilmek için bir deneyim kazandım. Şimdi ise tüm güç Bassigue’e odaklanmış durumdayım ve tüm gücümle çalışıyorum.
Ferit Ömeroğlu: Bu fikir aklınıza nereden geldi? Nasıl böyle bir karar aldınız?
Aslı Acar: Ben Üniversite 1. sınıfın yazında Türkiye’de kurumsal bir şirkette staj yaptım ve ofise girdiğim andan itibaren akşam 6’yı bekliyordum. Hayat böyle geçmez diye düşünmeye başlarken aynı yaz Gamze’yle paylaştığımız sorunların ortak olduğunu fark ettik. Tüketmekten ziyade üretme fikri ortaya çıktı. Bir sene hazırlık sürecinden sonra ilk koleksiyonumuzu ürettik . İlk sevkiyatımızı Ağustos ayında Beymen’e yaptık. Eylül ayında ise e-ticaret sitemiz açıldı.
Ferit Ömeroğlu: Yatırım aldınız mı? Nasıl Başladınız bu sürece?
Gamze Keklik: İki aile dışında yatırımcılarımız yok. İkimizde fikri ailelerimize sunduğumuzda bize destek oldular ve bu yolda ilerlememiz için deneyimlerini her zaman bizle paylaştılar.
Aslı Acar: Benim ailemin hazır giyim arka planı var. Biz başka markalara üretim yapıyoruz, İhracat olarak işliyor. Biz bu esnada neden bir Türk markası da globalleşemiyor diye düşünmeye başladık. Biz üniversite 1. Sınıfın yazında staj yaparken her gün 9-6 işe gitmeye ve bu saatler arasında sürekli çıkış saatini beklemeye başladık. O zaman dedik ki biz gerçekten gönül koyduğumuz bir iş yapmalıyız. Hayatımızı bununla geçireceksek her zaman bizi üretmeye, yaratmaya iten bir şeyler olması gerektiğine inandık.

“HER DİLDE KOLAY SÖYLENEBİLSİN İSTEDİK”
Neden Bassigue?
Basic in Vogue’dan geliyor. Her dilde kolay söylenebilsin istedik. Bir kelime yarattık yani biz. Hiçbir dilde karşılığı yok. Nedeni ise Türk pazarına endekslenmek istemedik. Tabi ki Türk müşteriler bizim için çok önemli. Başta çok farklı sorunlar yaşadık. Bazıları ismimizin telaffuz edilemeyeceğini düşünüyordu. Tam tersi belki de zor telaffuz ettiğin şey daha fazla aklında kalabiliyor. Bulduğumuz ismi sevip devam ettik. Yapmak istediğimiz temel şey, insanları rahat giyinerek hala modanın içinde ”cool” ve stil sahibi olabileceğine inandırmak
Satışlar nasıl gidiyor?
İyi gidiyor. Nazar değmesin. Hem yurtiçinde hem yurtdışında güzel büyüyoruz. Yurt dışında Amerika’da; -Los Angeles, New York, Philadelphia’da- ve Kuveyt’de satış yapıyoruz.
“BİZ BİR KIYAFET SATMAKTAN ZİYADE MÜŞTERİLERİMİZE BİR DENEYİM SATIYORUZ”
Sosyal medyada da bu alanda çalışıyor musunuz?
Biz üç senedir sosyal medya mecrasında organik bir şekilde büyümekteyiz ve buna yeni yeni sermaye koymaya başladık. Hedeflerimizin arasında satışlarımızın büyük bir oranını e- ticaret üzerinden gerçekleştirmek var. Bazı müşteriler günümüzde hala internetten alış veriş yaparken sıkıntı çekiyor. Bize instagramdan en çok gelen soru “Bedenlerinizi deneyebileceğimiz bir yer var mı?”. Çünkü bizden bir ürünü bir kez aldıktan sonra hep aynı bedende gidebiliyorsunuz. Gidemiyorsanız da beden tabloları var oradan bakabilirsiniz. Ama bu jenerasyonun çocukları buna alışık gidiyor alıyor olmadığı zaman geri yolluyor.
Aslı Acar: Mesela annemle kendimi örnek vereyim, ben internetten bir sürü sipariş veriyorum olmazsa geri gönderiyorum. Annem “ Neyse 20 lira zaten bir yerde kullanılır.” deyip bir kenarda saklıyor. Bütün bu geri iade etme işlemleri ona karmaşık geliyor. E-ticarete alışık olmayan insanları da alış verişe teşvik etmek açısından mağazada var olmak bize pozitif olarak dönüş sağlıyor .

Neden müşteri sizin sitenize girip alışveriş yapıyor? Nasıl bir fark sunuyorsunuz?
Biz bir kıyafet satmaktan ziyade müşterilerimize bir deneyim satıyoruz. Ürünlerimizin özel paketlemesi var bir kere… %100 geri dönüştürülmüş kağıttan tasarımlanmış silindir kutular kullanıyoruz. Yaratmaya çalıştığımız, kutunun açılırken müşteriye verdiği heyecan. Bizim sitemizden alış veriş yapan müşteri bizim için çok değerli. Geçen sene web sitemiz üzerinden yapılan satış ciro sıralamasına göre ilk 10 müşterimize onların tarzlarına uygun ürün hediyesi yolladık mesela yılbaşında. Son olarak da dükkanlarda satmadığımız “online exclusive” ürünlerimiz de var sitede böylelikle müşteri daha özel bir koleksiyonla buluşuyor.
Nereye götüreceksiniz bu markayı?
Marka başladığından beri biz markanın bir hayat tarzı olması gerektiğine inandık. Bu markayı takip eden ve satın alan insanları bir grup insan olarak kısıtlamak istemedik ama belirli bir ortak noktalarının olmasını istedik. Biz seyahat etmeyi çok seven insanlarız, farklı şeyler deneyimlemeyi çok seviyoruz. Yurtdışında yaşadığımız süre zarfında tatillerimizi genelde beraber seyahatlar planlayarak geçirdik. Öyle olunca da tasarladığımız ürünlerin seyahat ederken içinde rahat edebileceğimiz ama aynı zamanda da tarz durabileceğimiz şeyler olmasına özen gösterdik. Bizim seyahat ederken neye ihtiyacımız var sorusu altında yavaş yavaş ürün spektrumumuz değişti ve gelişti. İlk koleksiyonumuzda odak noktamız konuşma yaratan t-shirtlerdi. Markanın yapı taşını onlar kurdu. İlerleyen sezonlarda lokasyon koordinatları fikrini entegre etmeye başladık. Koordinatlar da her koleksiyonda aslında ilham aldığımız, gittiğimiz gördüğümüz yerlerin bir temsili olarak ürünlerimizin üzerine konumlandı. Örneğin, bir üründe okuduğumuz şehrin, Washington DC’nin, birinde Gamze’nin geçen sene yaşadığı New York’un, birinde benim yaşadığım Los Angeles’ın ve ikimizin de evi olan İstanbul’un koordinatları koymaya başladık. Biz iklim değişikliklerine ve doğaya çok değer veren insanlarız. Aynı zamanda gezip, görmeye, keşfetmeye tutkuluyuz fakat bu yüzden karbon ayak izimizi arttırıyoruz. Bu sebeple, Üretimimizde en yüksek kalitede kumaşlardan, natürel fiberlerden ve geri dönüştürülmüş malzemelerden yararlanarak hem dünyadaki karbon ayak izimizi azaltmayı hem de müşteriye daha temiz ürünler sunmayı hedefliyoruz. Üretimimizde iplik fabrikaya girdiği zaman fabrikadan sadece bir ürün olarak çıkıyor. Orada bir yakıt harcaması yok. Boyama tekniklerinde çok minimal su kullanılıyor. İplik fabrikalarımızın enerjisinin %40’ı rüzgar enerjisiyle çalışıyor. Olabildiğince temiz bir üretim yapıp, temiz ürünler sunmaya çalışıyoruz. İplik fabrikaya girdikten sonra bütün üretimi kendi bünyemizde gerçekleştirerek enerjiyi verimli kullanıyoruz. Bu yüzden de attığımız her adımı bu yöne çevirmiş durumdayız, bu yolu izleyerek karbon ayak izimizi arttırıyorsak aynı “carbon offsetting ” yapmamız gerektiğine inanıyoruz. Dünyamıza sahip çıkmadıkça ne biz ne de ileriki jenerasyonlar bu evrenin güzelliklerinden faydalanabilecek. İnsanları görmeye ve keşfetmeye çağırıyoruz. Fakat, aldığımız kadar elimizden geldiğince vermeye, bilinçlendirmeye, ileriki jenerasyonlar da faydalanabilsin ve ilham alabilsin diye dünyamızı korumaya davet ediyoruz.

“HİÇBİR ZAMAN KALİTESİNİ BOZMAMIŞ BİR MARKA OLMAK İSTİYORUZ”
Kaç kişisiniz?
Gamze Keklik: Ana takım olarak üç kişiyiz. Tasarımcımız ve aynı zamanda arkadaşımız olan Mert var ikimizin haricinde.
Aslı Acar: Lojistik müdürümüz annem. Fabrikada tüm üretimimizle yakından ilgilenen Ürün geliştirme müdürümüz var. Aile gibiyiz zaten fabrikada, herkes bize inanılmaz destek veriyor.
10 sene sonra Bassigue ne olacak?
Hiçbir zaman kalitesini bozmamış, üretim hedeflerini arttırmak için kullandığı kumaş kalitesinden ödün vermemiş bir marka olmak istiyoruz. Global bir marka olup, zincir mağazalarda varlığımızı arttırıp, Orta Doğu ve Asya’da ilerlemeyi hedefliyoruz.
Kafamızda Bassigue için bir marka olmanın dışında daha fikirler var. Vermek istediğimiz deneyimi ileride geliştirmek adına projeler düşünme aşamasındayız, umarız aklımızdaki fikirleri yapabilir ve insanlığa güzel katma değerler yaratabiliriz.

“BURASI BİZİM ÜLKEMİZ VE GELECEK NESİLLER BURAYI VAR EDECEK”
Türkiye’ye dönüş nedeniniz nedir?
Gamze Keklik: Ben döndüm Aslı daha dönmedi. Bundan beş sene önce benim Amerika’ya gidiş amacım orada eğitim almak ve kendimi ailemden bağımsız bir birey olarak geliştirebilmekti. Üniversite eğitimimi tamamlarken ailem sayesinde hem çok gezdim gördüm, hem farklı kültürler tanıdım, hem de okul dışı Digital Marketing üzerine part time bir sertifika programı tamamladım. New York’a taşındıktan sonra da her fırsatta Amerika’da olmanın ayrıcalıklarından faydalandim; çalışırken FIT’de “Data Analytics in Retail” sertifika programını tamamladım ve çince öğrenmeye başladım. Bütün bu “çok okuyan mı, çok gezen mi bilir” ikilemini kendime çift taraflı hep aşılamaya çalıştım. Sonra dedim ki şimdi Türkiye’ye dönme zamanı. New York benim her zaman en sevdiğim ve yaşamak istediğim şehirlerden biri olacak, ama İstanbul’da benim ‘evim’. Burası bizim ülkemiz ve gelecek nesiller burayı var edecek. Beyin göçünün oldukça fazla olduğu bu devirde ben dönmeyi seçiyorum. Markamızın zaten temeli İstanbul’da, üretim burada herkes burada. İlk başta markayı Türkiye’de büyütüp ve bilinirliğini arttırıp sonra yurtdışına adımımızı daha sağlam atmak istedik.
Aslı Acar: Zaman ne gösterir bilemiyorum ama Aralık gibi duruyor şu an. Benim Los Angeles’da çalıştığım firma “Instagram Marketing” yapan bir yer. Tamamen influencerlar ile çalışıyor. Orada da şunu çok daha iyi gördüm ki dünya avucumuzu içinde sözü çok doğru. Türkiye’de yaşıyoruz diye Dünya markası olamayacaksın diye bir şey yok. Doğru yere yönelince oluyor. Biz Amerika’da yaşadığımızın için İngiltere’deki satış noktamızda bir sorun olduğu zaman atlayıp gidemiyorduk. Eğer markanın temelini Türkiye’de kurarsak her tarafa yeterli ilgiyi verebileceğimizi ve başka coğrafyalara daha kolaylıkla ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

Siz influencerlara nasıl bakıyorsunuz? Marka yüzleriyle Bassigue’i bir araya getirmek gibi çalışmalarınız var mı?
Influencer sektörü günümüzde gerçekten çok büyük bir pazar. Şu an influencerlar ile bir araya geldiğimiz aktif çalışmalarımız yok ama düşüncelerimiz arasında. Kendi çalıştığım yerden gördüğüm kadarıyla Türkiye’de birinin üzerinde görüp, beğenip kullanma isteği gerçekten çok yaygın. Yapmak istediğimiz bir şey; doğru insanlarla, doğru zamanda iş birlikleri yapmak diyelim. Bunun için İstanbul’da olup biraz daha araştırma yapılması gerekiyor. Açıkcası Türkiye’de çok fazla influencer tanımıyorum ama Amerika’da kimin üzerinde Bassigue görebileceğimi tahmin edebiliyorum. Dediğim gibi sosyal medya pazarlama dünyasına daha yeni yeni girdik. Aktif sosyal medya kullanıcıları olmamıza rağmen Bassigue için çok daha organik bir büyüme ile yola çıktık.