Close

Duygu Eren: “Keiretsu Forum olarak daha çok startup’a daha çok yatırım yapacağız”

ENİYİKADİN.COM / ÖZEL HABER

Avrupa’nın en büyük hurda demir şirketlerinden yatırımcılığa uzanan hikayenizi merak ediyoruz. Bir de sizden dinleyebilir miyiz?

European Metal Recaycling Şirketi benim uluslararası ticaret masterı yaparken çalışmaya başladığım bir şirketti. Hala bildiğim kadarıyla Avrupa’nın en büyük hurda demir tedarikçisi. O zaman pazarın %85’ini domine ediyordu. Türkiye’de de 10 tane firmayla çalışırlardı. Ben o zaman daha yeniydim ve ilk iş deneyimimdi. Fakat elimden geçen kontratlar çok büyüktü. 20 milyon dolardan 50 milyon dolara kadar kontratlar görüyordum. Orada sözleşme okumayı ve ikili ilişkilerin önemini öğrendim. Bu gerçekten bana her zaman faydalı oldu. Sonrasında ise sektörün birkaç büyük şirketinden biri olan 1939 yılında kurulmuş bir aile şirketimizde, Eren Yayıncılık Kitap Dağıtım’da çalışmaya başladım. Orası çok oturmuş bir işti, perakende satış, Türkiye’de basılı olan kitapları yurtdışındaki okullara, enstitülere, kütüphanelere satmak ve kişiye özel kütüphane yapmak ana faaliyet kolları. Fakat ben oraya gittiğimde e-ticaret eksikti ve yurtdışından çok büyük talep görüyordu. Neden e-ticaret sitemiz yok, biz bunları nasıl temin edebiliriz? Gibi bir durum vardı. Bende eren.com.tr isimli eticaret sitesini kurdum ve yürüttüm bununla beraber yurtdışı işleri de bana bağlıydı. Aynı zamanda bizim bir galerimiz vardı. Benim sanat merakımda oralardan gelmekte herhalde. Okuldan çıkardım kitabevine giderdim, galeride geçen bir hayatım vardı ve bu arada Türkiye’de çok beğenilen saygı duyulan insanlarla tanışma fırsatı elde ettim. Ömer Koç, Orhan Pamuk gibi.. İşlerimiz hala devam etmekte. Benim yapı itibarıyla hep böyle hayalperest bir tarafım var hep kendim bir şeyler yapmak istiyordum. 30 yaşına girdim dedim ki “baba kendi kanatlarımla uçmama izin verir misin?” Babam bana ‘emin misin’ diye sordu, benim bu riski almam gerektiğini söyledim ve 2011’de kendi şirketimi kurdum. O şirket aslında inovasyonla ilgili işler yapmaya çalışıyordu. Bunun yanında iletişim geldi yanına çünkü ben de hızlı bir şekilde start-up dünyasına girdim. Tabi 2011-2012 yıllarında Türkiye’de çok az insan vardı bu konuda konuşan. İş geliştirme, iletişim işleri derken birçok iyi şirketle çalışmaya başladım.Bununla beraber yazılar da başlamıştı aslın 2012’de Sabah’ta yazdım girişimcilik ve yatırım hakkında. Optimist Dergi’de üç sene yazdım. 3 küsür senedir de Bussines Life’ta yazıyorum.

Bununla beraber gönüllü çalışmalar yaptığınız bilinmekte, Oralarda neler yapıyorsunuz?

Özellikle kız çocuklarının eğitimine çok önem veriyorum. O yüzden sayısız okula gittim hala da gitmeye devam ediyorum. TOBB Kadın Girişimciler kurumundayım yaklaşık 10 senedir. Bu arada Türkcell’in geleceğin yıldızları projesi gibi birçok yerde mentörüm. Genç başarı Vakfında yine lise öğrencileriyle çalışıyorum. G3 Forum, Türk Telekom Pilott, GBA, Startupbootcamp, DDM gibi birçok yerde girişimcilere 10 yıldır mentorluk yapıyorum. Gönüllü çalışmalar benim için çok önemli hayattan aldıklarımızı bir şekilde geri vereceğiz çünkü. Ve şimdide son 7 aydır Keiretsu Forum hayatım var.

Nasıl geçiyor Keiretsu?

Keiretsu çok keyifli geçiyor. Dünyanın en büyük melek yatırım ağı ve Türkiye’deki tek global ağ. Keiretsu’nun ilk kez 2015’te bir toplantısında gitmiştim ve çok etkilenmiştim. Başladığımdan beri ekosistemdeki road triple beraber işbirliğimiz arttı ve oldukça fazla sayıda yeni üye kazandık. Keiretsu’da benim de yapmak istediğim birçok şey var. O doğrultuda -sağolsun yönetim kurulunun da desteğiyle- çok güzel ilerliyoruz. Keiretsu daha da güzel işler yapacak.

Liselerde girişimciliğe özendirmekle ilgili mentörlük yaptığınızı okudum. Nasıl faaliyet çalışmalarınız oluyor?

Genç Başarı Vakfın’da Türkiye’de birçok okul ortaokul ve lise öğrencileriyle şöyle çalışıyoruz; size bir pilot okul veriliyor. Siz o okulda o sınıfta, üçlü dörtlü öğrenci grupları bir araya geliyorlar ve hayali, sanal bir şirket kuruyorlar. O şirketin raporlamasını size yapıyorlar. Mentörlük veriyorsunuz o iki dönem içerisinde. Her sene Mayıs ayında da fuarı var bunun herkes ürününü satmaya ve projesini anlatmaya çıkıyor o fuara. O fuarın ertesi haftasında da o şirketi kapatıyor. Girişimciliği biz üniversitede anlattığımızda bence geç kalınmış oluyor. O insanlara eğer bunu 14- 15 yaşlarındayken anlatırsanız inanın Türkiye’deki bazı şirketlerde olmayan raporlamayı yapan 14-15 yaşındaki insanları tanıdım ve şoka girdim. Bana çok ilham veren bir şey mesela, bildiğiniz Anadolu’dan gitmişler tarhana almışlar. Gitmişler Midpoint’e satmışlar. Demişler ki sen bir Türk markasısın sen de tarhana yok. Bunu yapan insanlar bildiğiniz öğrenciler. Benim çok severek yaptığım mentorluklardan biri. Aynı zamanda vakfın mütevelli heyetindeyim.

“E-TİCARETTE YATIRIM ALMAK ARTIK GÜÇLEŞTİ”

Hangi iş fikirlerinin yatırım alması daha güç olmaya başladı artık?

Bence e-ticaret artık güçleşti yatırım almak için. Hem çok para yaktığınız bir iş modeli hem de kolay değil. Biz de e-ticarete çok fazla yatırım yapmıyoruz. Ama bunun dışında Keiretsu’nun bir tane kriteri var; ilk faturasını kesmiş bütün sektörler bizim yatırımcılarımızın ilgisini çekiyor. O şekilde ilerliyoruz ama tabi aynı zamanda güçlü bir ekip olması önemli. 2019’da şu ana kadar 4 yatırım yaptık.

Yeni jenerasyonda girişimci olmak isteyenlere veya start-up’ını ayakta tutmaya çalışan girişimcilere neler söylemek istersiniz?

Bence bir girişimci öncelikle kendine iyi bakmalı. Şimdi ben böyle dediğim zaman şaşırıyorlar okullarda da. Fiziksel ve psikolojik olarak bence herkes kendine iyi bakmalı. Girişimci ise daha iyi bakmalı. Çünkü bir girişimci, müşteriyi bulan, işi yapandır. Hem yönetimde vardır hem de gerektiği zaman çayını da kendi demleyendir. O yüzden insanın kendin iyi bakması kendini iyi yönetmesi gerekiyor. Bununla beraber yaratıcı, kararlı ve esnek olması girişimi çok hızlı ilerletebilir. Bir girişimcinin zamanı iyi yönetmesi, meraklı ve öğrenmeye hevesli olması gerekmektedir. Kendini güncel tutacak. Tabi ki iş fikri iyi olmalı, kendini iyi ifade edebilmeli. Yani öyle arkadaşlar görüyoruz ki ben topluluk önünde konuşamam utanırım diyor. Ben de diyorum ki sen de kendine ona göre bir takım arkadaşı seçeceksin. Ben satış yapamam diyor, o zaman senin takım arkadaşın iyi bir satışçı olacak. Bir insanın kendini iyi tanıması gerekiyor. Bir de iyi niyetli olmak gerekiyor. Başarıyı taşıyabilmek için de bu gerekiyor.

Başarı için farklılaşmak gerekiyor derler. Siz nasıl farklılaştınız?

Açıkçası ben hep hayatta hayallerimin ve tutkularımın peşinden koştum. Her zaman kendime bir yenilik ve güncellik kattım. Arkama dönüp bakıyorum, evet şanslıydım sevdiğim şeyleri yaptım. Sevdiğim şeylerden para kazanabiliyordum. Ama diğer taraftan da bunlar çok farklı yönlerinizi de geliştirmenizi isteyen şeyler. İnsanlar neden 32-33 yaşındaki bir insandan danışmanlık alsınlar? Çünkü danışmanlığı genellikle büyük şirketlerde çalışmış emekli olmuş insanlar yapar. Ama ben orada bence inovasyonu yakaladım. Her zaman ben networküme yatırım yapan biriyim bu arada. Networküme bağlı işler yaptım çünkü herkesin malını birilerine satma ihtiyacı var, birilerine danışma ihtiyacı var ve günün sonunda bunların bir bedeli var. Ben bu tarz işleri doğru ve güzel yaptığıma inanıyorum.

Networking deyince ne anlamalı insanlar? Yani telefon rehberinin zengin olması mı? Yoksa o network’u kullanmakla kullanmamak arasında bir fark var mı? İnsanları önemli günlerinde hatırlamak mı network’u canlı tutmaktır yoksa iş yapmak mı? Ne anlıyoruz networkten?

Şöyle açıkcası ben geriye baktığımda ilişkilerimin hep uzun ömürlü olduğunu görüyorum. Bunların organik geliştiğini düşünüyorum. Türkiye’de maalesef şöyle bir şey var biriyle görüşür tekrar işi düşmeden o kişiyi tekrar aramaz. Ben bu insanlarla bir şekilde ilişkimi sıcak tutuyorum. Bunun bir formülü olduğunu düşünmüyorum. Çünkü karşılıksız insanların davetlerine icabet ederim, karşılıksız birisini birisiyle bir araya getiririm, faydası olabileceğini düşündüğüm şeyleri yaparım çünkü herkesin hayatında birilerine veya bir şeylere ihtiyacı var. Bence ben o noktayı idare edebiliyorum. Network deyince aslında telefonda kaç kişiyi tanıdın değil de aslında kaç kişini seni tanıdığıdır. Birilerinin şunu çok iyi biliyor olması lazım “orada o var ve bu işi çok iyi çözer.” Ben genelde bunu yapmaya çalıştım. Mesele tanımak değil, o insanlarla nasıl ilişki kurduğunuz ve iyi izlenim bırakmak bence.

Kriz yönetimleriyle mücadele bir zanaat ise sizde bu zanaat fazlasıyla var. En azından kariyeriniz bunu gösteriyor. Sırrınızı bizimle paylaşır mısınız?

Kriz yönetiminde ilk önce olayı kriz olarak algılamamalıyız. Ben bazen hep krizdeymişiz gibi hareket ediyorum. Özellikle şu an yönettiğim şirkette. Her zaman krizdeymiş gibi davranmak; parayı idareli kullanmak, bütçenizi idareli yönetmek, elinizdeki her şeyi bir anda harcamamak. Ben her zaman şunu söylüyorum; ben psikoloji yönetiyorum, karşınızdakinin psikolojisini iyi anlamanız gerekiyor. Çünkü karşınızdaki kişi para ödeyerek, size üye oluyor. Bunu bedelin altını iyi doldurmak önemli. Yatırım yaparken de soran üyelerimiz var. Sizce nasıl, kaç çarpan olur vb. çünkü biz çok startup görüyoruz o konularda çok tecrübemiz var. Sizin bir şeyleri o esnada o insanlarla iyi ve doğru paylaşmanız gerekiyor. Ben yapı olarak sakin bir insan olduğum için iyi yönetebiliyorum. İnsanların yaptığı işi doğru yapması gerekiyor. Benim hayatta üç kuralım var; planla, uygula ve takip et. Benim için takip çok önemli.

“KENDİMİ HAYATIMIN ÇOK ÖNEMLİ BİR DÖNEMİNDE HİSSEDİYORUM”

Bir kariyere bu kadar hikaye sığdırmanın duygu tarifini yapar mısınız?

Birileri bana şunu da yapmışsınız diye söyleyince hatırlıyorum. Bazen kendi yaptıklarımı unutuyorum. Çünkü bunları yaparken aşırı doğal ve normal geliyor bana. Ben farklı odaklı işler yaptığım zaman kendimi iyi hisseden biriyim. Çoklu düşünebildiğim zaman. Tek bir şeye odaklı olduğum zaman iyi olmuyor. O yüzden Keiretsu’yu çok seviyorum çünkü çeşitlilik odaklı. Kendimi genel olarak hayatımın çok önemli bir döneminde hissediyorum. Tabi hep yaptıkça yeni hedefler koyarım kendime. Aslında varmak istediğim yerler, yolun beni götürdüğü yerler olur. İnsanlar bir kariyer planı yaparlar oysa ben her zaman sevdiğim şeyleri iyi yapmak üzere yola çıktım. Şimdi de diğer sevdiğim yönümü geliştirdim ve Ekim ayının ikinci haftası Ceres Yayınlarından kitabım çıktı. İsmi: İyi Misin; İstediğin Hayatı Yaşamanın Sırları. Kişisel gelişim ve felsefe kitabı. Tüyap Kitap Fuarı ve City’s Avm’de imza günlerim oldu. Geri dönüşler harika, çok mutluyum.

“EKOSİSTEME YENİ YATIRIMCILAR SOKMAK KEİRETSU FORUM OLARAK BİZİ EN HEYECANLANDIRAN KONULARDAN BİRİ”

Yatırımcı arayan girişimciler Duygu Eren’i nasıl ikna edebilir? Melek yatırımcı olmak için nelere bakıyorsunuz?

Duygu Eren’i değil de Keiretsu’nun bir platformumuz var bize başvurmak isteyen girişimcilerin ilk önce o platforma başvurmalarını istiyoruz. Hatcher’a kayır olduktan sonra eğer kağıt üzerinde uygunsa yüz yüze görüşmeye alıyoruz. Orada bizim için en önemli şey ilk faturasını kesmiş girişimci olması. Sonrasında da özgüven sahibi olması, gerçek veri ve rakamlar üzerinden konuşması, zamanı iyi yönetilmesi önemli faktörlerden sadece bir kaçı. Bize çok fazla başvuran oluyor. Biz her ay yedi-sekiz girişimi yatırımcılarımız karşısına çıkartıyoruz ve bu bizim 12 aylık döngümüz ve hikayemiz oluyor. Bu bizi dinamik tutuyor ve de ciddi bir yoğunluğu beraberinde getiriyor. Büyük sorumluluklarımız var ve yeni sürprizlerimiz de olacak.

Keiretsu Forum olarak her ay iki kere yatırımcılarımızla toplantı düzenliyoruz. Bu toplantılarda girişimcileri dinlemek ve değerlendirmenin yanında üyelerimiz birbirleriyle tanışıp  “networking” yapıyorlar. Bu noktada üye olarak aldığımız yatırımcıların yatırıma hevesli, motivasyonu yüksek ve melek yatırımcı ruhuna sahip olmasına  dikkat ediyoruz. Daha öncesinde hiç yatırım yapmamış fakat melek yatırımcılıkla ilgilenen bir yatırımcı üyemiz, kendisine sağladığımız hizmet ve networking imkanıyla çok hızlı bir şekilde adapte oluyorlar. Ekosisteme yeni yatırımcılar sokmak Keiretsu Forum olarak bizi en heyecanlandıran konulardan biri.

Yatırım yapmadığınız için pişman olduğunuz bir proje oldu mu?

Bu soruyu aslında yatırımcılarımıza dönük sormak gerekiyor ama pişmanlık duymak aslında çok göreceli bir kavram. Para kazanamadı veya bu iş düşündüğümüzden daha çok büyüdü biz öngörememişiz dedikleri olabilir yatırımcıların. Ama benim yedi ayda o denli gördüğüm, beni çok heyecanlandıran yatırımları yapalım veya yapılsa iyi olur dediğim birkaç girişim var ama ismini vermeyeyim.

Türkiye’deki yatırımcılarda ve işin start up kısmında ne eksikler görüyorsunuz? Melek yatırımcılık iyi mi gidiyor?

Melek yatırımcılığı özellikle konvansiyonel ekonomide bulunan insanlar açısından çok eksik görüyorum. Onlar melek yatırımcılığı daha çok bilmeli ve anlamalı. Çünkü Keiretsu Forum üzerinden lisans alabilirler ve yaptıkları yatırımın %75’ini gelir vergilerinden düşebilirler. Bunlar az biliniyor. Ve mesela bu çok önemli bir konu. O yüzden bence start up’lara yatırım yapmak herkes için bir farklılık yaratıyor ve bu büyük bir para istemiyor. Orada da yanlış bir algı var sanki 50 bin- 100 bin dolardan aşağı start up’ a yatırım yapılamıyormuş gibi… Start up’ a çok daha küçük paralarla özellikle melek yatırım ağlarında beraber yatırım yapılabilir. Yeter ki gelsinler melek yatırımcılığı anlamak istesinler. Bizim kurumlarla birlikte yaptığımız bir program var. Bizim çalıştığımız kurumlar diyorlar ki örneğin bir otomotiv şirketi bize otomotivle ilgili dikeyler veriyor. Biz de kendi şirketlerine gidip istedikleri girişimleri öncelikle buluyoruz sonra önlerine getiriyoruz. Özellikle büyük şirketlerin start up’lardaki inovasyona ihtiyaçları var. Aynı zamanda o girişimlerle iş birliği yapabilirler direkt yatırım yapabilirler, o girişimlerin ilk müşterisi olabilirler, girişimleri kendileri alıp içeride büyütebilirler. Biz o kısmına müdahale etmiyoruz ama onların önüne aradıkları sektörlerde, dikeylerde girişim götürüp bunu yapabilmek Keiretsu’nun yapabildiği bir şey. Bu da bizim çok sevdiğimiz programlarımızdan biri…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top